You are currently viewing 11-Kaynana Dırdırı ve Komşu Önerileri

11-Kaynana Dırdırı ve Komşu Önerileri

Kaynanamın tüm cahilce sözlerini “he hee” diyerek geçiştirsem de doğru olmadığını bile bile üfürükçü hoca aramak için eşimle dağ bayır gezmek ve bir ihtiyar teyzeye bel çektirmek gibi tüm yolları deneyecektik.

Kaynanam söylenmeye başlamıştı bile: “Boyun kısa ya herhal ondan bebe sende tutmuyor…Ben 3 aylık evliydim benim de çocuğum olmadı, köyde belimi çektirdim, hemen oldu. Senin de mi çektirsek? Yaşın da geçiyor yumurtaların da çürümeye başlamıştır artık.” Kendi boyu benden kısaydı ama o doğaüstü muhteşem bir kadın olduğu için üç çocuğu olmuştu işte. Baktım susmuyor, eşimin sperm sonuçlarını getirip önüne koydum. Yüzünü dönüp,  “Aman ben anlamam, bana anlatma.” dedi. O dönem moda olan bir diziden gördüğü senaryo üzerine, doktorla anlaşıp sorunu eşimde göstermek için ona para verdiğimi falan bile düşünmüştü. Dolaptaki tüp bebek ilâçlarının prospektüsünü okutup bana getiriyordu: “Bak bu kısırlık tedavisinde kullanılırmış, e hep sen kullanıyorsun bunları? Benim oğlum hiç iğne vurulmuyor?” Onun cahillikte zirveye tırmanmış zırvalıkları ile uğraşmak yerine,  “he hee” demeyi tercih edip bebeğim doğduğunda çok mesafeli bir ilişki düzeyinin keyfini sürecektim. Ki öyle de yaptım. Oh, iyi ki de bana kötü davranmış, şimdi kaynanasız bir hayatın tadını çıkarıyorum:) Eşim de bariz kötü niyet besleyen annesinin haksızlığı karşısında benim yanımda ve bu ona en büyük ceza aslında.Kendisi bunu bilmese de…

     Tabi sadece kaynanatör değil, okumuş okumamış, bekar evli, çocuklu çocuksuz herkes üzücü sözler söylemeye devam ediyordu. En nefret ettiğim soru ise şuydu, “Özel değilse söyler misin? Sorun kimde?” Yav bu sorunun özel olmayan bir cevabı olabilir mi? Ben sana ya eşimin sperminden bahsedeceğim ya da kendi yumurtamdan… Yani bunlar da öğretmenler odasında ulu orta konuşulacak konular değil elbette. Ve bitmez tükenmez tavsiyeler, “Falancanın gelininin de çocuğu olmuyormuş da deve dikeniyle eşşek gözü yemiş olmuş…Bir tane hoca varmış, o hoca bir yumurtaya okuyup üflemiş, yarısını adam yemiş yarısını kadın yemiş, hemen gebe kalmış kadın…Hayriye’nin büyük kızı da kısırdı da 8 karışımlı bir otun buharının üzerine oturmuş, şimdi 5 tane çocuğu var…Senin yumurtanın şekli kaymıştır, rahmin midene kaçmıştır, yumurtalığın bağırsağına dolanmıştır, yumurtalarının son kullanma tarihi geçmiştir, bebek rahimi sevmemiştir, anan ateşten atlamıştır, baban kör kuyuya tükürmüştür, eben çatıdan uçmuştur; gibi saçmalardan seçmece bir sürü senaryo ve çözüm önerisi dinler olmuştum. Hadi onlar cahildi, daha enteresanı üniversite mezunu insanlar olarak eşim ve benim bu söylenenlere inanmasak da bir umut, deyip  dağ bayır, şehir şehir üfürükçü hocaları gezmemizdi. Şimdi de hikâyemizin bioenerjik ve metafizik kısmı başlıyordu.

Sitemize gönderdiğiniz yorumdan dolayı teşekkür ederiz...