You are currently viewing 16- Uzun Protokol mü Kısa Protokol mü?

16- Uzun Protokol mü Kısa Protokol mü?

İsimleri çok afilli olsa da uzun protokol ve kısa protokol arasında ciddi bir fark yoktu ve “Hayriye’nin eltisi uzun protokolle hamile kalmış, ben de ondan istiyorum.” demek çok mantıksızdı.

Göğşen Hocam kibar kibar,  “Acaba bi ufağından aşılama çaksak mı ki?” imâlarında bulunsa da sadık dostum “sabır” ile  o aralar aram pek iyi olmadığı için, bir an önce gebelik ihtimalinin daha yüksek olduğu tüp bebek tedavime başlamak istiyordum. Göğşen Hoca uzun protokolle tüp bebek tedavisi denemek istedi. Onun görüşüne göre, ilk tedavi olumsuz ise sonrakinde farklı metodlar, farklı ilâçlar, farklı dozlar denenmeliydi. Bunun tıbbî olarak ciddi bir kanıtı yoktu ama işte yine de insanı rahatlatıyordu. Uzun protokolün kısa protokolden farkı, adetten tahmini 10 gün civarı önceden  lucrin adı verilen eczaneden aldığımda ücreti öderken gözlerimi sevinçten pörtletip hoplaya zıplaya çıkacak kadar diğer iğnelerden ucuz olan bir iğne ile başlanmasıydı. Yani yumurtalar çok daha önceden baskılanıyordu. Daha uzun süre iğne kullanıldığı için adı “uzun protokol” idi. Yumurta sayısı çok olan kadınlarda yani amh yüksek olan kadınlarda daha çok tercih ediliyordu. Çünkü yumurtalığı baskıladığı için yumurtaları azaltma ihtimali vardı.Kısa protokolde ise 2.gün yumurta geliştirici iğneler verilip yumurtalar yeterli büyüklüğe geldiğinde büyüklüğünü sabit tutmak amacı ile sonradan yapılan iğneler kullanılıyordu. İsimleri çok havalı olsa da  iki tedavinin de aslında sonuç açısından ciddi bir farkı yok. Uzun protokolde önceden baskılama olduğu için doktorun hormonları ve yumurta gelişimini kontrolü daha kolay oluyordu. Ama daha fazla ilaç yüklenilmesi de dezavantajıydı. Uzun protokolde yan etkiler de az daha fazla olduğu için genellikle kısa protokol tercih ediliyordu.“ Aaaaa Hayriye’nin eltisi uzun protokolle gebe kalmış, banane ben de ondan istiyorum.” demek çok mantıksız yani.

    İsmi çok afilli olan uzun protokol iğnelerimi yine bebeklerimi sever gibi okşadıktan sonra göbekten vuruyordum. Adetin 2.günü doktora gidecektim .Fakat o da ne? Adetim üç gün gecikmişti.Tabi ki ilacın yan etkisi olabileceği gibi saçma kabul ettiğim  bir düşünceyi hemen zihnimden silip kanda gebelik testi yaptırdım. Bal gibi de ilacın yan etkisi olduğunu biliyordum ama inanmak istemedim buna. Negatif çıksa da aldırmadım, bence laboratuvarda bir hata olmuştu kesin! Zaten adetim geciktiği sürece her zaman kural aynıydı, ben hamileydim ama beceriksiz biyologlar bakmayı beceremiyorlardı. Ya da tahliller karışıyordu. Adetim  10 gün geçince yine kanda gebelik testi negatif gelse de tıp yanılmıştı yine. Ben hamileydim. Ruh ve sinir hastalıkları bölümüne geçiş yapmama ramak kala çok şükür ki adet oldum. Kendini hamile sanan içimdeki saf kadına da, “Şaka yaptım ya huu, hemen de havaya girdin.” deyip dalga mı da geçtikten sonra kendime gelmiştim. Yoksa neredeyse beşik almaya gidecekken hemen hastaneye gidip durumu anlattım.Kanda çıkan sonuç beni, Göğşen Hoca’yı,tüm tıp dünyasını ve rahmetli Hipokrat’ı bile şok edecekti. Hipokrat müslüman mı bilmem ama tüm tedavilerim boyunca kendisine rahmet okuyacaktım…

Sitemize gönderdiğiniz yorumdan dolayı teşekkür ederiz...