You are currently viewing 19- Üçüzlerim ve Hayat

19- Üçüzlerim ve Hayat

Üçüzlerime kavuşma ihtimali müjdesini aldığım transfer anını daha önce nefret ettiğim çatalda yaşamıştım, onu seviyordum artık. Evi üçüzlerimle birlikte çarşamba pazarına çevirdiğimiz günlerin hayaliyle geçen 12 gün sonunda üçüzlerim benden kayıp gidince bu acıyı dindirmek için hemen 2.tüp bebek tedavisine başladık.

         Transfer esnasında o meşhur çatalda olmak beni hiç rahatsız etmemişti. Daha önce korkunç gelen muayene sopası da akrep çatal da bana gayet sevimli geliyordu. Çünkü o çatalda 3 güzel fındık yumurtam spermler buluşacaktı. Özlem Abla o masada bana üçüzlerim olabileceğini söyleyecekti. Canım çatal, artık seni seviyorum, hadi barışalım!    

         Transferden sonraki 12 gün, önümüzdeki 12 yılın hayalini kurarak artan bir umutla bekledim.Üçü de tutarsa diye hayaller kurdum.Üçüz bebeklerimle kafayı yedim, pasaklı gezdim, hep makarna pişirdim… Onlar büyüdükçe evi çarşamba pazarına çevirdik birlikte. Çöp kovasından kıyafetlerim çıkacaktı, telefonumu klozete atacaklardı belki ama ben onlara hiç kız-a-mayacaktım. Çamurdan pasta, havludan bebek, karpuzdan gemi yapacaktık. Küvetimiz deniz, halılarımız asfalt, terliklerimiz kamyon olacaktı. Hep Özlem Hemşire’nin cümlesiyle uyandım : “Üçü de tutarsa…” Tutacaktı işte üçü de. Hadi üçü olmasa da elbet biri tutacaktı Allah’ın izni ile. Çok inandım, çok hayal kurdum her tedavide olduğu gibi. Yine çok ağladım, çok zorladım kendimi gülebilmek için ama bir darbe daha yedi umutlarım.Üçüzlerim kaydı gitti içimden bir bilinmezliğe.Aslında hiç yoktular ama ben onları evimin her köşesinde yaşatmıştım. Bu acıyı dindirmek adına  hızla 2.tüp bebek denemesine başlamak için adım attık…

         Eşimin işi dolayısıyla İstanbul’a taşınmıştık. Hastaneleri, doktorları bilmiyordum ve maddi olarak da temkinli olmamız gereken bir dönemdeydik. Göğşen Hoca bana telefonla destek olacağını ve tedavim boyunca irtibat halinde olacağını söyleyince İstanbul’da fiyatı ve mesafesi bize uygun olan Ümraniye Erdem Hastanesi’nde tedaviye başladık. Çok da araştırmadım çünkü bir an önce bebeğimi kucağıma almak istiyordum. Ayrıca tüp bebek meselesinin çok büyük oranda NASİP olduğunu bildiğimden adı çok duyulmuş, artist, havalı doktorlara dünya kadar para vermek de istemememiştik. Çok ciddi bir sağlık sorunumuz olsa belki daha titiz olabilirdik ama çok şükür sağlıklıydık .Sonuçta o ay, kaç yumurtanın iğnelere ne şekilde cevap vereceği ve spermin o günkü kalitesi tamamen nasipti bana göre. Laboratuvarda döllenme olduktan sonraki hücre bölünmeleri tamamen Allah’ın takdiriydi… Hastane ve doktorun bu meselelere dâhil olup şansı artırması bana göre çok da önemli değildi. Ama Göğşen Hoca’mın yaklaşımı, beni rahatlatması ve her seferinde odasından dünyanın en önemli hastasıymışım gibi hissettirerek uğurlaması ve sonucu da benimle birlikte heyecanla beklemesi, ısrarla onu tercih etmeme sebep oluyordu. Fakat şimdi durumlar İstanbul’da kalmayı gerektirdiği için sadece telefonla haberleşebilecektik.

       İşte yine bebeklerimi severcesine elime aldığım şırıngalarıma kavuşmuştum.

Sitemize gönderdiğiniz yorumdan dolayı teşekkür ederiz...