Kendimi tek muayene ile dünyanın en sağlıklı kadını ilân edip eşimin diplerde olan sperm sayı ve hızlı sperm yüzdesini bir kutu ilaçla yüz bin milyonlara çıkaracağımızı umuyor ve o korkunç muayene sopasını son görüşüm olduğunu sanıyordum .
Evleneli sadece 7 ay olmuştu ve önümüzdeki bebeksiz geçecek 7 seneden habersiz, bebeğimiz olmadı diye derin bir karamsarlığa düşmüştük.Oysa eşimle ilk çocuğumuza kavuşur kavuşmaz, henüz sütten kesilmeden kimsesiz bir bebeği evlât edinmek gibi kutsal bir düşüncemiz vardı. Böylece bizim çocuğumuzla da süt kardeş olacaklardı.Henüz bebek sahibi olmakta zorlanacağımızı bilmeden kimsesiz bir çocuğu hayırla yetiştirip faydalı bir birey olarak topluma kazandırmayı konuşmuştuk.Ama önce kendi çocuğum olmalıydı. O duyguyu tatmak, evlât edineceksek de süt kardeşliği hususuna dikkat edip islamî usullere göre evlât edinmek istiyordum. Hem de kızım olacaktı, çok istiyordum hayırlı bir kız evladımın olmasını.
Hemen internet bilgilerine hızlı bir dalış yaparken defalarca tüp bebek deneyip bebek sahibi olamayan insanların hikâyelerini okuyup gözyaşları ile kara yaslar tutuyordum. Ah zavallı insanlar, nasıl dayanmışlar bu acılara ? Oysa ben öyle tüp bebek falan dayananam, korkunç! Millete, “Tüp bebekle çocuğu oldu.” dedirtmem! Birkaç aya biz bu işi çözeriz. Tam 2 sene çocuğu olmayan insanlar, nasıl dayanmışlar acaba? Koskoca 48 ay nasıl beklemişler ?Yok yok…Biz o kadar bekleyemeyiz, hemen olur, az kaldı,çok az kaldı..
Eşimle konuştuk, öylesine bir doktora görünelim dedik. Yani çaktırmadan öyle geçiyorduk uğradık diyelim .Yoksa bizim sorunumuz yok yani. Hani doktor zaten bir şey demeyecek ama işte…Sırf içimiz rahat etsin diye…
İnfertilite (kısırlık) tedavilerinde ilk bakılan 4 hormon olan muhteşem 4’lü (fsh ,lh,e2,prolaktin) hormonlarım iyi gelmişti.Ultrasonda da bir sıkıntı yoktu.Benim gözümde dev bir akrebi andıran çatala otururken çok utanmıştım ama zaten bu sondu, bir dahakine bebeği görmeye gelecektik. Doktorun içime dürttüğü o korkunç sopaya da, çok utanarak çıktığım muayene koltuğuna da bir seferlik katlanmıştım işte.Sahi, filmlerde prenses edasıyla yatağa uzanan kibar kızlar ve elinde doppler cihazı ile bebeğin kolunu bacağını gösteren sahnedeki saray odası ile bu oda çok farklıydı. Kimse bana bu akrep çataldan ve korkunç sopadan bahsetmemişti .Neyse, tüm bunlar önemsizdi, çünkü ben sağlıklıydım.Zaten evrendeki tüm kadın hastalıkları sadece bu iki aşamayla hallolduğundan (!) kendimi 9 çocuğu çatır çatır dağda, kırda, bayırda, ahırda doğuran eski köylü teyzeler kadar sağlam hissetmiştim. Tamamdır, bu ilk ve son kadın doğum muayenemdi. Orada bir yumurta da görmüştük.Birkaç aya kalmaz hamile kalırım ,ohooo yumurtam var benim yumurtam! Doğaüstü bir kadınım ben, yumurta üretiyorum! Kimseler ben gibi yumurta üretemez! Hemen hamilelik kıyafetler almalıyım, beşik bakmalıyım, anneeee bebek yelekleri nerede?
Muhteşem 4’lüyü belki 50 kez yaptırıp hiçbir doktora sormadan kendim ayrıntıları ile yorumlayabileceğimi ve hatta arkadaşların testlerini de bulmaca çözme rahatlığı ile açıklayacak seviyelere gelebileceğimi nereden bilebilirdim ki? O içime dürtülen sopayı da doktor gelmeden elime alıp defalarca inceleyeceğimi, evde biri, “Çatalı getir.” dediğinde muayene koltuğunu hatırlayacağımı ve artık utanmaz arlanmaz biri olup koşa koşa hop diye çatala yerleşeceğimi nereden bilebilirdim? Hayaller karizmatik doppler cihazı, hayatlar tecavüzcü korkunç sopa!
Sırada rahim filmi vardı. Rahim filmi çekilirken şimdi çok teknolojik araçlar kullanılsa da 2013’te pek de hoş olmayan bir ortam ve teknikle rahim filmim çekilmişti. Sonuç iyi çıkmıştı ama kendimi çok tuhaf hissetmiştim. Canımın yanmasının yanında psikolojik olarak da kötü hissetmiştim. Sonraki 4 sene çok daha kötü anlar yaşayacağımı ve kızıma kavuşmak için gık demeyeceğimi tahmin etmemiştim.
Eşimin sonuçları ise benimki kadar iç açıcı değildi. Varikoseli yoktu, yani herhangi bir nedenle sperm geçişini engelleyecek bir tıkanıklık söz konusu değildi ama yapısal olarak sperm hızı yoktu.Varikosel olsa en azından ameliyat olup düzelme ihtimali daha yüksek olurdu. Sperm sayısı kabaca ortalama 250 milyon olması gerekirken bizimki 80 milyondu ve tüm bu spermler yavaş ilerliyordu. Yani yavaş ve orta hızda giden spermler vardı ama ileri ve hızlı giden sperm yüzdesi 0 dı. O test de bana o an Çince bir tapınak yazısı hükmündeydi ama elbet bir çözümü olurdu yani. Bu son kötü sonuçtu.Eşimin aynı testten 577583 kez yaptıracağını ve benim Çinceyi çözüp çakma bir Ürolog olabilecek bilgiye sahip olacağımı nereden bilebilirdim ki? Çeşitli sosyal platformlarda yüze yakın elalemin adamının test sonucunu inceleyip, “Bacım hiç uğraşma, tak kocanı koluna, düş tüp bebek yollarına…” şeklinde “mahallenin çıkıkçı teyzesi” edasıyla bilmiş yorumlar yapabileceğimi de asla tahmin etmemiştim. Ve gerçeklerle yüzleşmem uzun sürmedi…