563835 kez idrar testi yapmış ve hiç 2.çizgiyi görememiş olduğum için, 3.aşılama sonrası gördüğüm 2.çizginin saçlarına kurdeleler takıyor, dolmuşta gizli gizli çantama bakıp 2.çizgimi seviyordum.
Yeniden defalarca baktığım kışlık montun cebinde 100 tl bulma umudumu kabartıp aşılama için erken saatlerde hastaneye gidiyor, sonra da koşa koşa derse yetişiyordum. Doktor hanım Femara isimli ilacı kullanıp yumurta büyütmek istese de ben gizli gizli Göğşen Hoca ile görüşüp 75 mg’lik aşılama iğnelerinden vuruluyordum. Femara, Klomen’den çok daha etkili bir ilâç olsa da aşılama zahmetine katlanıyorsak yumurtayı daha kaliteli büyütüp aynı zamanda rahmi de daha iyi hazırlayan iğne şeklindeki ilâçları almak daha mantıklıydı. Her muayenede doktor, “Oh oh bak gördün mü Femara işe yaramış, yumurtaların çok güzel olmuş maşşallah.” nevinden methiyeler diziyordu. Oysa marifet Fostimon iğnesindeydi. İlk aşılama negatifti. 2.aşılamada poşetle aldığım gebelik testlerinden birini denediğimde silik de olsa çift çizgiyi görmüştüm. Çift çizgi varsa değer düşük de olsa muhakkak gebelik var demekti. O zamana kadar belki 563835 tane test yapmıştım ve ilk gebeliğim hariç hiçbir zaman çift çizgi görememiştim. Psikopata bağlayıp testi kırarak güneşe,lambaya,aya ,dağa, taşa, ateşe, toprağa tutup test çubuğunun her yerini incelesem de hiç çift çizgi görememiştim. O testi alıp masanın üzerine koydum ve kesin olarak hamileyim dedim kendi kendime. Sanki o 2.çizgi kızımın resmiydi. Arada şaşı bak şaşır bulmacaları gibi burnumun dibine kadar sokuyor, tam gözlerim kör olmak üzereyken tekrar masanın üzerine koyuyordum. Onunla yemek yiyor, çay içiyordum. Birlikte Esra Erol’u izliyor, dolmuşa biniyorduk. Otobüste, metroda çantamın içinde gizli gizli 2.çizgime bakıp yine kızımın saçlarına kırmızı kurdeleler takıyordum hayallerimde. 2. çizgime çilekli tulumunu giydirip vatsap profili yapıyordum. Hiç olumsuz bir şey düşünmeden sadece kesinleştirmek adına kan testi yaptırdım. Fakat o da ne? Beta hcg değeri 6 çıkmıştı. Yani yine kimyasal gebelik olmuş, yumurta döllenmiş ama kulağından kuyruğundan rahme yerleşmeye çalışırken yine kayıp gitmişti sonsuzluğa doğru. Neden bilmiyorum ama tutmayan tüp bebek tedavilerimden hatta titreye titreye kürtaj için doktoru ameliyathanede beklediğim o günden bile fazla üzülmüştüm. Sanırım hayallerim biriktikçe ellerimden kayıp gittiğini görmek bana daha ağır geliyordu. Bu sefer “kısmet” sözünden ötedeki tehlikeli çizgiye varıp dayanmıştım: “Neden?” Araştırmalara hız kesmeden başlamak gerekiyordu ve öyle de yapmıştık.