Ben tüp bebek annesiyim.6 sene boyunca hayallerinde kızının saçlarına kırmızı kurdeleler bağlayan ve her hayali kalbini acıtan bir anneyim. Bu hayali gerçekleşene kadar mücadelesinden hiç vazgeçmeyen bir anne… Kızı yürüdüğünde de parklardan önce kızının saçlarına kırmızı kurdele takıp tüp bebek merkezine ziyarete giden bir anneyim.
Her yerde, herkese gururla söylediğim gibi, ben tüp bebek annesiyim. Daha yumurta aşamasından itibaren hayallerinde bebeğinin saçlarına kurdeleler takan, karnında 3-5 aylıkken değil, laboratuvar ortamında spermle yumurta buluştuğunda duygulanan, heyecanlanan, kutsal bir anneyim. Gün gün içindeki yumurtayı dinleyen ve onun rahme doğru yol alacağı günü hesaplayan bir anneyim. 28 gün boyunca her saat, her an bebeğim acaba içimde mi? Diye yıllarca gün sayan bir anneyim. Her 28 günü hüsranla sonuçlanan ve yılmadan gözünün yaşını silen ve yeni aya umutla giren bir anneyim.Bir yılda 12 ay varsa 12 çarpı 6 kez, umut ve heyecanla gebelik testi yapıp 12 çarpı 6 kez hayalleri yıkılan ama hiç pes etmeyen bir anneyim. Bu bekleyişi kimse bilemez. Başka anneler ultrasondaki bebeğini severken ben hücre hücre, çiçek çiçek büyüyen embriyomu sevmeye başlamıştım çoktan.Başka anneler ultrason resminden bebeğinin kolunu bacağını bulmaya çalışırken ben tahlil sonucu kağıtlarında fsh, lh, e2 değerlerini ezberledim tek tek.Başka anneler kan testini sadece vitamin değerlerini görmek için verirken ben yıllarca ve defalarca gebelik hayali ile verdim. Her sonuç, ölüm ve yaşam arasında bir çizgiydi. Çizgiler yaşam tarafına hiç geçemedi senelerce.…Daha doğmamış bebeğim ölmüş gibi acı çektim. Her 12 gün bebeğime gebe kalıp her negatif sonuçla sanki bebeğimi kaybettim. Tüp bebek annesinin gebeliği 12 gün sürer. 12 günleri 9 aydan çok daha uzun geçen bir anneyim. Döllenen yumurtalarımı, kalbi atmayan bebeğimi, kimyasal gebelikle içimden kayıp giden miniğimi ay ay hesaplayıp, “Doğsaydı şu kadar yaşta olacaktı.” diyerek iç geçiren birçok bebeğin de annesiyim. Yüzünü hiç görmediğim…Doğsa kime benzeyeceğini bilmediğim… Kendini laboratuvarda ikiye bölünen tüm embriyoların annesi sayan bir anneyim. Döllenen en iyi embriyo transfer edilince geri kalan embriyoların akıbetine üzülen bir anneyim. Yani bir bebeği olup birçok bebeğin annesi olduğunu hisseden bir anneyim. Bebeği için uzun ve zorlu mücadeleler verirken tuhaf bir suçluluk ve eksiklik hisseden bir anneyim. Özgürce ağlayamayan, sonsuzca gülemeyen, başka bebekleri çok sevip kucağına alamayan bir anneyim. “Annelik çok zor.” diyen tüm annelerin ağzına kürekle vurmak isteyecek kadar kızan bir anneyim.Çünkü annelik değil, anne olamamak zor aslında. Bunu hiçbir zaman unutmayıp bu cümleyi asla kurmayan bir anneyim. Uykusuz gecelerde, kızımı susturamadığım anlarda, hastalıkta, acıda, yalnızlıkta…Kızım kalça çıkığı ameliyatı olduğunda tüm vücudu alçı içinde hastanede kontrole götürüp getirirken dayım, “Anne olmak çok zor, şu kızın yaşadıklarına bak.” demişti. Hayır, dedim hemen. Annelik zor değil dayıcım.Ben bu cümleyi asla kurmamaya söz verdim.
Şimdi geceleri sürekli uyanıyorum ama sabaha kadar deliksiz uyuduğum gecelerin sabahı çok daha zordu. Evden kızım olmadan çıkamıyorum, çıksam da aklım hep onda kalıyor ama dilediğim gibi gezip tozduğum günlerin geceleri çok daha zordu. Yemek yerken kızım her yeri dağıtıyor ve bana yemek yedirmiyor ama rahatça yemek yiyip ayaklarımı uzatarak çay içtiğim günler çok daha zordu. Çay tatsız, ekmek lezzetsizdi. Kızımın tüm vücudu alçı içindeyken kucağımda taşımak yorucuydu ama kollarım boş geçen 6 yıl çok daha zordu. Yani annelerin yaşadığı hiçbir zorluk onları yormaz, yormamalı.Şimdi kızına bağırmak istediğinde onsuz geçen yıllarını hatırlayıp gülümseyen bir anneyim.Çünkü ben, tüp bebek annesiyim…
Yani anne olmak değil, anne olamamak zor olan. Annelik zor değil!