Sperm DNA’sı testiden sonra kromozom testi de güzel gelince bir türlü çocuk sahibi olamamayı sebepler üstü bir sebebin kararı olarak gördük ve ağlamak nafile bugün diyerek Ankara yollarına düştük. Biz yola düşsek de bu zıkkım e2 bir türlü düşmüyordu…
Başarısız 2 tüp bebek denemesi ve 3 aşılamadan sonra bir de genetik test yaptıralım demiştik.Kromozom testi fiyatı özellerde fiyat 500 tl’ye kadar çıkıyordu. Araştırmacı, soruşturmacı ve ucuza getirmeci gazeteci edasıyla araştırma hastanelerinde ücretsiz bakıldığını öğrendim. İstanbul Kartal Araştırma Hastanesi genetik bölümünden randevu alıp kan verdik. Eşim ve benden 4’er tüp kan aldılar ve 1 ay sonra sonuç çıktı. Maşallah 46 kromozomun 46’sı da boncuk gibi dizilmişti. Eşimin de benim de kromozomlarımız gayet iyiydi. Aslında Göğşen Hoca, bu teste çok lüzum görmese de içiniz rahat edecekse yapın demişti. Embriyolarımız 5.güne gidebilecek kadar sağlıklı geliştiyse kromozomsal bir sorun olması yüzde 10’du. Ve zaten sonuç iyiydi. Tüm sebeplere riayet etmiştik… Demek ki sebepler üstü bir sebebin kararıydı bu hüsran, bu çaresizlik, bu netice. Ağlamak, dövünmek nafile bugün dedik ve yeni bir tedavi için beklemeye başladık. Göğşen Hoca bir kez daha histeroskopi yapmakta fayda var demişti. Bu fikri de cebimize koyup Ankara yollarına düşmüştük yine. Ama tüp bebek tedavisine başlamak için E2 değerinin 50’den, belki hiç düşmüyorsa 75’ten fazla olmaması gerekiyordu. E2 hormonu bir çeşit kadınlık hormonuydu ve yumurtalıklardaki foliküllerin büyümeye başlamasıyla yükseliyordu. Benim 90, 120 civarlarındaydı.Yani bu demek oluyordu ki geçen aydan kalan çatlamamış bir yumurta vardı. Birçok doktor ultrasonda kabak gibi gülümseyen, rahimde rahat rahat top gibi yatan o zavallı yumurtacığa “kist” diyordu. Ama Göğşen Hoca olumsuz bir izlenim uyandırmamak ve meseleyi masumlaştırmak adına “artık yumurta” diyordu. Mesele aslında masum sayılabilirdi, zaten adetle birlikte kanalizasyon dehlizlerinde kaybolan minnoş bir yumurtacıktı o…Ama işte tüp bebek tedavisine başlarken rahimde olmaması gerekiyordu artık yumurtanın. Benim rahimde ise her ay ultrasonda bize muzip muzip göz kırpıyordu. O gümbür gümbür geldiği için de E2 yani estradiol hormonu yüksek çıkıyordu. Bu durumda tüp bebek tedavisine başlarsak vurulduğum iğneler yüzünden o artık yumurta daha fazla büyüyebilir, ve yeni gelen yumurtalarla eşit büyüklükte yani senkron bir şekilde büyümezdi.Bu da tedaviyi olumsuz etkilerdi. E2 düşmediği için Ankara’dan hüsranla tekrar İstanbul’a dönüyordum her seferinde. Bir gelişimde Göğşen Hoca’nın histeroskopi yapmakta fayda var, deyişini hatırlayıp gelmişken şu işlemi bari yaptırsam mı acaba diye düşünürken çok acil bir karar vermek zorunda olduğumu hissettim.Neden mi? Çünkü Aşti’deydim ve İstanbul’a zorla bilet bulduğum otobüs hareket etmişti bile. Tüm otobüse rezil olmak umurumda bile değildi. Ve tam giderken Göğşen Hoca’yı aradım: